-
1 çalımlı
çalımlı dünkelhaft, aufgeblasen;çalımlı çalımlı wichtigtuerisch;çalımlı çalımlı gülmek herablassend lächeln -
2 çalımlı
1) ва́жный; го́рдый; с го́нором; чванли́вый, кичли́выйçalımlı çalımlı — ва́жно; надме́нно
çalımlı çalımlı gülmek — а) насмеха́ться; б) улыба́ться снисходи́тельно (высокоме́рно)
2) ре́звый (о коне)çalımlı at — а) ре́звый конь; б) конь с но́ровом
-
3 çalımlı
ва́жный, надме́нный; чванли́вый -
4 çalımlı
fîza -
5 çalımlı
متباهمتفاخر -
6 çalımlı
1. متباه [مُتَبَاهٍ]Anlamı: gösterişli, başı dik2. متفاخر [مُتَفَاخِر]Anlamı: gösterişli, başı dik -
7 çalımlı
1. pompous. 2. naut. (ship) which is narrow and has a high bow. -
8 çalımlı
[چالیملي]شیك -
9 aanmatigend
çalımlı adj -
10 afili
1. فاخر [فاخِر]Anlamı: gösterişli ve çalımlı2. مباه [مُبَاهٍ]Anlamı: gösterişli ve çalımlı3. متباه [مُتَبَاهٍ]Anlamı: gösterişli ve çalımlı4. متفاخر [مُتَفَاخِر]Anlamı: gösterişli ve çalımlı5. معتز [مُعْتَزّ]Anlamı: gösterişli ve çalımlı6. مفاخر [مُفَاخِر]Anlamı: gösterişli ve çalımlı7. مفتخر [مُفْتَخَر]Anlamı: gösterişli ve çalımlı -
11 متباه
مُتَبَاهٍ1. farfaraAnlamı: övüngen2. övüngenAnlamı: çok övünen3. gösterişliAnlamı: gösteriş olan, göz alıcı4. gururluAnlamı: kendi kişiliğine önem veren5. cafcaflıAnlamı: gösterişli, fazla şık, şatafatlı6. çalımlıAnlamı: gösterişli, başı dik7. afiliAnlamı: gösterişli ve çalımlı -
12 متفاخر
مُتَفَاخِر1. farfaraAnlamı: övüngen2. fiyakalıAnlamı: gösterişli, fiyakası olan3. övüngenAnlamı: çok övünen4. gösterişliAnlamı: gösteriş olan, göz alıcı5. gururluAnlamı: kendi kişiliğine önem veren6. fiyakacıAnlamı: cakacı, fiyaka yapan kimse7. çalımlıAnlamı: gösterişli, başı dik8. cafcaflıAnlamı: gösterişli, fazla şık, şatafatlı9. afiliAnlamı: gösterişli ve çalımlı -
13 at
конь (м) ло́шадь (ж)* * *ло́шадь, конь тж. шахм.ata binmek — сади́ться на ло́шадь
at boynuna düşmek — припа́сть к ше́е ло́шади ( при быстрой езде)
attan inmek — спе́шиться
at koşturmak — гнать [во весь опо́р]
at kılı — ко́нский во́лос
at koşusu / yarışı — бега́, ска́чки
at takımı — ко́нская сбру́я
at uşağı — ко́нюх
arap atı — ара́бский скаку́н
binek at — верхова́я ло́шадь
cins at — поро́дистый конь
çalımlı at — а) ре́звый конь; б) конь с но́ровом
haşarı at — а) ди́кая / необъе́зженная ло́шадь; б) норови́стая ло́шадь
••attan inip eşeğe binmek — погов. променя́ть сапоги́ на ла́пти
atın ölümün arpadan olsun! — погов. помира́ть, так с му́зыкой
atlar tepeşir, arada eşekler ezilir — посл. паны́ деру́тся, а у хло́пцев чубы́ треща́т
at çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak — посл. предпринима́ть запозда́лые ме́ры; по́сле дра́ки кулака́ми не машу́т
atı alan Üsküdarı geçti — посл. ≈ сли́шком по́здно, моме́нт упу́щен
at binicisine göre eşinir — посл. ≈ конь зна́ет своего́ вса́дника; на чьи са́ни сади́шься, того́ и пе́сни поёшь
atlar nallanırken kurbağalar ayak uzatmaz — посл. когда́ кую́т коня́, лягу́шки ла́пы не протя́гивают (т. е. каждый должен знать своё место)
- atla arpayı dolaştırmakata et, ite ot vermek — погов. корми́ть коня́ мя́сом, соба́ку - траво́й (т. е. всё делать наоборот)
- at başı gitmek
- at başı beraber gitmek
- at gibi
- at hırsızı gibi
- at koşturacak kadar
- at nalı kadar
- at oynatmak -
14 cocky
adj. kendini beğenmiş, burnu havada, kendinden çok emin* * *kibirli* * *adjective (conceited; over-confident: a cocky attitude.) kibirli, kurumlu, çalımlı -
15 متباه
afili; cafcaflı; çalımlı; farfara; gösterişli; gururlu; övüngen -
16 متفاخر
afili; cafcaflı; çalımlı; farfara; fiyakacı; fiyakalı; gösterişli; gururlu; övüngen -
17 imponierend
imponierend adj etkileyici; çalımlı -
18 protzig
protzig adj fam çalımlı -
19 protzig
-
20 فاخر
فاخِر1. süperAnlamı: üstün olan2. övüngenAnlamı: çok övünen3. gösterişliAnlamı: gösteriş olan, göz alıcı4. gururluAnlamı: kendi kişiliğine önem veren5. kalbur üstüAnlamı: seçkin, sivrilmiş6. cafcaflıAnlamı: gösterişli, fazla şık, şatafatlı7. afiliAnlamı: gösterişli ve çalımlı8. seçkinAnlamı: üstün, mümtaz, güzide9. şatafatlıAnlamı: süslü ve gösterişli
- 1
- 2
См. также в других словарях:
çalımlı — sf. 1) Gösterişli, kurumlu 2) is., den. Başı yüksek, yapısı dar gemi Birleşik Sözler çalımlı çalımlı alımlı çalımlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalımlı çalımlı — zf. Çalım göstererek, çalım satarak Kâzım Bey çalımlı çalımlı çıktı gitti. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
alımlı çalımlı — sf. Gösterişli, güzel O gün Hasan ı alımlı çalımlı bir aktrisle rol yaparken gören Zehra çok kızdı. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
alımlı — sf. 1) Alımı olan, çekici, cazibeli, albenili, cazip Hepsi, bu gelinler gibi nazlı, süslü ve alımlı hanımlar. A. Ş. Hisar 2) Kurumlu, çalımlı, gururlu Birleşik Sözler alımlı çalımlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çığır — is. 1) Çığın kar üzerinde açtığı iz 2) Hayvanların gide gele açtıkları ince yol, keçi yolu, patika 3) İz Sabanın sapına çalımlı çalımlı sarılarak kuvvetli demirin açtığı çığır üzerinde ağır adımlarla yürümekteydi. N. Nâzım 4) Büyük hattatların… … Çağatay Osmanlı Sözlük
afili — sf. Gösterişli, çalımlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
afra tafra — is. 1) Çalım Afra tafrasından geçilmiyor. 2) zf. Çalımlı bir biçimde Dördüncü hafta sonunda afra tafra bir geliş geldi ki tanıyamadık. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller afra tafra yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
afralı tafralı — sf. Çalımlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
azametli — sf. 1) Ulu, çok büyük 2) Gururlu 3) Görkemli, heybetli 4) Debdebeli 5) Çalımlı, kurumlu Hatta biraz da azametli, kibirli muamelesi bana epeyce garip görünmüştü doğrusu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalımlanmak — nsz 1) Çalımlı davranmak 2) Kendisine çalım yapılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalımlılık — is., ğı Çalımlı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük